WDL Demo Rss

Karanfil Kaynatmak

Karanfil

Karanfil; çiçeği veya tomurcukları kurutularak hoş kokulu baharatlar üretilir. Ayrıca çiçeklerinden de karanfil yağı elde edilir.


Karanfilin Yararları

Diş ağrılarına, ağız ve boğaz ağrılarına faydalıdır. Ağız kokusunu giderir, vucüt yorgunluğunu giderir, kalbi ve hafızayı kuvvetlendirir, ateşi keser, ishalı önler, mikrop öldürücüdür. Cinsel gücü artırır, mide ve bağırsaklarda gaz oluşumunu engeller.


Karanfil Nasıl Kullanılır?

Karanfili, tomurcuklarını kaynatıp \"karanfil çayı\" oluşturarak içebilirsiniz. Boğaz ağrısı için içine tarçında ekleyip kullanabilirsiniz. Karanfilin çiçeklerinden karanfil yağı oluşturarak vucüdunuzun ağrıyan yerlerine veya romatizması olan yerlerine sürerek kullabilirsiniz.

Karanfilin çiçeklerini kaynatarak ilaç elde edebilirsiniz (baş ağrısı, ateş düşürücü, balgam sökücü).

Aile Planlaması, Amaçları ve Yararları

Aile Planlaması Nedir?

Aile Planlaması sadece gebelikleri önlemek değil aynı zamanda çocuk sahibi olamayanlara da hizmet vermek, yol göstermektir. Aileler çocuk yapıp yapmamakta serbestirler. İstedikleri kadar çocuk sahibi olabilirler. Ancak aileler çocuk sahibi olmak istemiyorsa onlara yol göstermek Aile Planlaması Hizmetinin görevidir.
Ailelerin İstedikleri zaman İstedikleri sayıda çocuk sahibi olmalarıdır. Aile Planlamasında zorunluluk yoktur. Katılım gönüllüdür. Aileler eğitilir ve isteyene çocuk sahibi olabilmesi için isteyene gebelikten korunmak için hizmet verilerek yardımcı olunur.


Aile Planlamasının Amaçları Nelerdir?

Ailelerin istemedikleri halde çocuk sahibi olmalarını önlemek,
Kadınların sık aralıklarla ve fazla sayıda doğum yaparak sağlıklarının bozulmasını önlemek,
Çok genç yaşta veya ileri yaşlardaki kadınların gebe kalmalarını önlemek,
Doğurgan çağdaki kadınlara ve erkeklere üremenin nasıl olduğu ve doğum kontrolünün nasıl yapılacağı konusunda bilgi vermek,
Çocuk sahibi olmak isteyenlere yardımcı olup yol göstermek,
Çocukların daha sağlıklı yetişmesini sağlamaktır.


Aile Planlamasının Yararları Nelerdir?

Çok ve sık doğuma bağlı gebelikleri önler,
Çok ve sık doğuma bağlı kadın hastalıklarını önler,
Kansızlık ve kansızlığın neden olduğu hastalıkları önler,
Zor doğuma bağlı tehlikeleri önler,
Erken ve geç yaşta olan doğumları önler,
İstenmeyen gebelik ve düşükleri önler,
Anne sağlığı için zararlı, iki yıldan kısa aralıklarla olan doğumları önler,
Annenin ruh sağlığını korur.

Bağ Dokusu Gevşekliği

Bağ Dokusu Gevşekliği Hakkında

Gevşek bağ doku, embriyo gelişmesine devam ederken, diğer dokular oluştuktan sonra kalan mezenşimden meydana gelir. Diğer dokuların aralarını dolduran, deriyi organlara bağlayan, kas aralarındaki boşlukları dolduran, epiteli içerdiği kan damarlarıyla besleyen ve solunum ve sindirim sistemindeki muköz zarları oluşturan dokudur. Seröz zarların yapısında bulunur. Yapısında en çok fibroblast hücreleri bulunmakla beraber, mezenşimden farklılaşan ya da kandan geçen makrofajlar, mast hücreleri, yağ hücreleri ve plazma hücreleri de yapısında yer alır. Süngerimsi bir yapıda olan dokuda içlerinde az miktarda zemin maddesi bulunan boşluklar vardır. Bu boşluklara areola, boşluklu dokuya ise, areolar doku denir. Areolar doku, gevşek bağ dokusu ile aynı anlamda kullanılabilmektedir. Kollajen, elastik fibriller daha yoğun olmakla beraber, retiküler fibriller de zemin maddesinde bulunmaktadır.

Sex Bağımlılığı Nedir?

Sex Bağımlılığından Kurtulma

Seks bağımlılığı alkol ve madde bağımlılığı gibi son dönemlerde sosyal bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Seks bağımlılığı, bireyin psikolojik ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için devamlı olarak cinsel içerikli aktivitede bulunma ihtiyacı hissetmesi olarak tanımlanmaktadır. Cinsellik ve seks bağımlılığı birbirinden farklı davranışlar olarak düşünülmelidir. Seks bağımlıları cinselliği zevk almak amacıyla değil acıdan kaçmak, kendilerini doyurmak ya da stresten uzaklaşmak için kullanmaktadırlar.

Seks bağımlısı kişi mastürbasyondan cinsel ilişkiye, internette porno site gezmekten striptiz kulüplerine gitmeye, teşhircilikten, röntgenciliğe kadar pek çok faaliyette bulunabiliyor.

Cinselliğin kültürel kabul görme derecesine bakarak üç aşamaya ayrılabiliriz. Bunlar:

Genel olarak toplumda kabul gören mastürbasyon, pornografi, çokeşlilik ve fahişelik gibi davranışlar.

1. Yasal olmayan, “taciz suçu” kapsamına giren teşhircilik ve röntgencilik.
2. Çocuk tacizi, tecavüz ve ensest gibi ağır suçlar.

İlk aşamada sadece kendi hayatını mahveden bağımlı, üçüncü aşamaya kadar ilerlemesi halinde pek çok kişinin hayatını olumsuz etkileyebilmektedir.

Seks bağımlılığının genellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde başladığı belirtilmektedir. Özellikle kaotik, şiddet ve ilgisizliğin olduğu ailelerde büyüyen çocukların risk altında olduğu belirtilmektedir. Bu dönemlerde çocukların sıkıntılarından uzaklaşmak ve rahatlayabilmek için mastürbasyon yapmaya başladığı, daha sonra porno filmler ya da dergilere olan merakında artan olduğu söylenmektedir. Böylece rahatlama yolunu cinsellikle keşfeden çocukların daha sonra seks bağımlısı haline gelmektedir.

Erkeğin Kısırlaştırılması

Erkeğin Kısırlaştırılması Hakkında;

Erkeğin kısırlaştırılması (vazektomi), oldukça kolay, küçük bir ameliyatla yapılır. Bu ameliyatta her iki meni (sperm) kanalı, meni geçmesine engel olacak şekilde kesilir ve bağlanır.

Bu ameliyattan sonra, erkekte orgazm esnasında eskisi gibi fışkırma (ejekülasyon) görülür. Fakat bu kısırlaştırma ameliyatından sonraki ejakulatta, yani gelen sıvıda meni olmadığı için çocuk olmaz. Onun için böyle cerrahi bir girişimden önce doktorunuzla oturup, etraflı bir şekilde, açıkça konuşmak gerekir.

Çocuğunuzun olmasını kesin bir şekilde istemiyorsanız böyle bir cerrahi girişime başvurabilirsiniz. Ayrıca bu cerrahi girişimin hadımlaşma ile ilgisi yoktur. Erkeklik gücünün, iktidarının kaybına yol açmaz. Cinsel hayatı olumsuz etkilemez.

Boyun Güçlendirme Egzersizleri

Boyun Güçlendirmesi İçin Yapılan Egzersizler

İzometrik Egzersizler :

(Dik olarak otururken veya ayakta yapılır)

1- Fleksiyorta direnç: Eller alna koyulur, baş öne doğru itilmeye çalışılırken ellerle engel olunmaya çalışılır, 10\' a kadar sayılır ve bırakılır. 3 defa tekrarlanır.


2- Ekstansiyona direnç:

Eller başın arkasına (enseye değil) koyulur ve baş arkaya doğru itilmeye çalışılırken ellerle engel olunmaya çalışılır. 10\' a kadar sayılır ve bırakılır. 3 defa tekrarlanır.


3- Yana eğilmeye direnç: Sağ el yüzün sağ tarafına koyulur ve baş sağa doğru itilmeye çalışılırken sağ elle engel olunmaya çalışılır, 10\' a kadar sayılır ve bırakılır. 3 defa tekrarlanır. Aynı hareket sol elle sola doğru tekrarlanır.


4- Döndürmeye direnç:

Sağ el başın sağ arka kısmına, sol el sol şakağa koyulur. Sağ omuzun üzerinden bakmaya gayret eder gibi elin direncine karşı baş sağa dönmeye zorlanır. Bu durumda 10\'a kadar sayılır. Hareket el değiştirerek aksi yönde tekrarlanır.



İzotonik Egzersizler :

1- Başınızı yavaşça sağa döndürün ve üç saniye böyle durun. Başınızı öne döndürün. Dinlenin. Aynı hareketi aksi yöne yapın. Dinlenin. Hepsini 5 defa tekrarlayın.


2- Aşırı zorlanmaya sebep olmadan, başınızı çeneniz göğsünüze değecek kadar öne eğmeye çalışın. Dinlenin. Başınızı yavaşça arkaya bükün. Dinlenin. 5 defa tekrarlayın


3- Başınızı yavaşça kulağınız omuzunuza değecek kadar sağa eğmeye çalışın. Dinlenin. Yavaşça doğrultun. Aksi yöne tekrarlayın. Dinlenin. Hepsini 5 defa tekrarlayın.


4- Başınızı saat yönünde mümkün olduğu kadar geniş ve tam bir çember çizecek şekilde (yukarı, sola, aşağı, sağa) döndürün. Aynı hareketi saatin aksi yönüne yapın. Dinlenin. Hepsini 3 defa tekrarlayın.

Masturbasyon ve Kızlık Zarı

Masturbasyon Yapmak Kızlık Zarına Zarar Verir mi?

Kadınlarda; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir .Kadınlarda mastürbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir. Sadece göğüslerine dokunarak dahi mastürbasyon yapabilirler.

Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar. Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücut tarafından tanınmıştır ve hissedilir.

Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde mastürbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur. Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.

Ve bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey (deodorant kutusu, salatalık, muz, kalem gibi) kullanırlar.Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncakları da yaygın olarak kullanılmaktadır.

Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hem de vajen içine doluluk sağlayarak mastürbasyon yaparlar. Duşta basınçlı suyun klitorise tutulması ile mastürbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar vermez.

Anne ve babalara ve de herkese; cinsellik içgüdüsel bir duygu olup soyunu sürdürme, hayata ve kendinden sonraya bedeninden bir parça bırakma hissinin bir uzantısıdır. Yani frenlenemez,önlenemez ve yok edilemez. Belki baskılayabilir veya başka bir hisse veya uğraşa yönlendirebilirsiniz ama bunun sağlıksız sonuçları ve acısı daha sonra çok fazla olarak başka yerlerde ve konumlarda ortaya çıkmaktadır.Kuşumuzun, kedimizin veya köpeğimizin cinsel arzularını düşünüp dikkate aldığımız halde kendimizin ,yakınlarımızın veya çocuklarımızın bu tip ihtiyaçlarını görmemezlikten gelmeye veya anlamamaya çalışmak kendimizi kandırmaktır.

Özellikle cinsel yaşantıya sahip olamayan veya olamamış gençlerde bu istek frenlenemez. Bu yüzden gerekli olan mastürbasyon için onları yanlış bilgilendirip korkutmayınız.

Nasır Tedavisi Nasıl Yapılır?

Nasır Tedavisi Hakkında

Nasır, kalınlaşmış deri olduğu için, derinin üst tabakalarının
temizlenmesiyle tedavi edilir. Nasırlı kısım bir süre ıslatılıp
yumuşatıldıktan sonra ponza taşıyla ovulur. Bu, yeni oluşmaya başlayan
nasırlar için yeterlidir. Daha ileri durumlarda ise, nasır bir makasla
ya da özel bıçaklarla alınır. Ancak bu işlem sırasında yumuşak deriyi
kesmemeye dikkat edilmelidir. Yumuşatıp nasırı düşüren nasır yakıları da
vardır. Salisilik Asit (% 40 oranında) içeren bu yakılar nasırın tam
üstüne uygulanır ve 24 Saat bırakıldıktan sonra alınıp, yumuşayan nasır
bir ponza taşıyla temizlenir. Tek uygulamada yumuşamayan nasıra yeniden
yakı konur. Daha yaşlı kişiler bazen nasırlarıyla yaşama yolunu
seçerler. Bunun için yumuşak tamponlar kullanılır. Ortası delik olan bu
tamponlar nasırın ağrı vermesini önler. Şeker hastaları ve dolaşım
sistemi bozukluğu olan kişiler ise, sık sık bir uzmana giderek gerekli
bakımı yaptırmalıdırlar.

Değişik bir alışkanlık ya da yeni bir ayakkabı nedeniyle oluşan tek bir
nasırın giderilmesi oldukça kolaydır ve bir daha yinelemez. Büyük
nasırlardan kurtulmak için, önce nedenin ortadan kaldırılması gerekir.
Ayak kemikleri üzerindeki ya da parmak aralarındaki yineleyen nasırlar,
düzenli bakım ister. İyi uyan ayakkabılar yardımcı olursa da, bu tür
nasırlar genellikle kronikleşme eğilimi gösterirler. En iyisi, daha
başlangıçta tedavi için girişimde bulunmak ve düzenli ayak bakımını
ihmal etmemektir.

Banyo sırasında ya da sonrasında nasır dokusunun kalınlığını azaltmak
için bir sünger taşı kullanın. Bununla birlikte, şeker hastalığı ya da
dolaşım bozukluğunun olduğu durumlarda bu yöntem önerilmemektedir.

Çikolata Zararları

Çikolata Zararlarını İnceleyelim


Çikolata; özellikle kan şekerimiz düştüğünde, yani acıktığımızda, hızla kana karışır ve emilir. Ancak hemen ardından negatif feed-back etki ile ilkinden daha fazla acıktığımızı hissederiz. Özellikle kilo muhafaza problemi olanlarda tercih edilmemelidir. Bunun yerine kana daha yavaş karışan meyveler ya da kurutulmuş kuruyemişler tercih edilmelidir.

İyi bir çikolata kendini, kokusu, rengi, parlaklığı ve kadifemsi dokusu ile belli eder. Ne çok acı, ne de çok tatlıdır. Hatta biraz tuz katılmalıdır; diğer bileşenlerin de lezzetini ortaya çıkarmak için. Kırıldığında kenarı düz olmalı, kırılma sesi duyulmalıdır. Ağıza götürüldüğünde kolayca erimeli ve dil, çikolata üstünde hiç pürüz hissetmemelidir.

Böyle bir çikolata bulup, yediğinizde kanın akışkanlığını arttırır, damarları açar, metabolizmanın ürettiği zararlı moleküllerle vücudun savaşma gücünü arttırır. Bunlar kalp hastalıklarına ve kansere yol açan moleküllerdir. Çikolata yapımında kullanılan kakao tanelerinin sağlık için yararlı olduğu, yeni araştırmalar ışığında geçerli ve inandırıcı görünmektedir.

California Üniversitesi tarafından düzenlenen bir araştırmada, gönüllü deneklerden iki aşamada kan örnekleri alındı. Kan örneği, ilk aşamada karnına alınırken, ikinci aşamada kakao içtikten sonra alındı. Kakao içtikten sonra alınan kan örneklerinde, kanın pıhtılaşmasında ve kalp hastalıklarının oluşumunda önemli rol oynayan trombositlerin etkinliğinin azaldığı görüldü.

Buenos Aires Üniversitesi’nden Dr. Cesar Fraga, çikolatada bulunan flavonoid denilen bileşimin özelliklerini inceledi. Bunun için gönüllülere 80 gram siyah çikolata verildi. 2 ve 6 saat sonra alınan kan örneklerinde anti-oksidan sayısının arttığı gözlendi. Anti-oksidanlar, metabolizmanın ürettiği ve hücrelere zarar veren serbest radikallerin etkinliklerini önlüyor.

Dr. Fraga, çikolata yiyenlerin damarlarında, serbest radikallerin yol açtığı zararların, çikolata yemeyenlere oranla daha az olduğunu belirtiyor.

California Üniversitesi Kalp Hastalıkları Departmanı’ndan Prof. Tissa Kappagoda’nın hayvanlar üzerinde yürüttüğü bir çalışma da, çikolatanın içinde bulunan flavonoid bileşiminin, damar kaslarını rahatlattığını ortaya koydu; dolayısıyla damarların daha fazla açıldığını tespit etti. Bu sonuç damar sertliği denilen ve kalp hastalıklarına yol açan rahatsızlığın, çikolata ile azalabileceğini göstermesi açısından ilgi çekicidir.

Bütün bu sonuçları değerlendiren Nestle Araştırma Merkezi yetkililerinden Dr. Harold Schmitz, ”Bu klinik bulgular, eski bulgularla birleştirildiği zaman ortaya çok umut verici bir tablo çıkıyor. Bu durumda, çikolatanın kalp hastalıklarını önleyip önlemediğine ilişkin daha ayrıntılı çalışmaların yapılması gerekiyor.”diyerek görüşlerini belirtmektedir.

Araştırmaların belirli bir firma sponsorluğu ile yapılıyor olması daima gözönünde bulundurulmalı ve çikolata konusunda da aşırıya kaçılmamalıdır.

Masturbasyonun Olası Zararları

Masturbasyonun Olası Zararları

- Uzun süreli mastürbasyon, kişinin normal seks hayatından uzaklaşmasına neden olabilir.
- Partneri varken, hala mastürbasyon ihtiyacı duyuyorsa bir kişi en yakın kliniğe başvurmalıdır.
- Aşırı yapılmasından kaçınılmalıdır.
- Düzenli bir seks ilişkisini elden kaçırmaya neden olabilir.
- Ayrıca çeşitli ruhsal bozukluklara neden olabilir.
- Erken boşalmaya yol açabilir.
- Yorgunluk ve uykuya eğilim yapar.

Et Beni Neden Çıkar?

Et Benleri Hakkında

Cildinizde tenden çok daha koyu renkli küçük, kaba ve yuvarlak noktalar var. Bunlar kahverengi, siyah, mavi ve üzeri pütürlü ve kıllı olabilir.

İnsanlarda et beninin niçin çıktığı bilinmemektedir. Dünyaya geldiğimizde yokturlar, yaşlandıkça oluşurlar. Çoğu zaman yıllar sonra kendiliğinden yok olurlar. Et benlerinin çoğunluğu tümüyle zararsızdır. deri kanseri riski ömrümüz boyunca maruz kaldığınız güneşin miktarına bağlıdır. Mümkün olduğu kadar güneşte durmayın ve güneşe çıktığınızda koruyucu krem sürün. Et benleri dikkatle izlenmelidir, çünkü bir et benindeki herhangi bir değişiklik melanom (deri kanseri) belirtisi olabilir. Et beninizin zararsız mı, yoksa tıbbi tedavi gerektiren cinsten mi olduğunu belirlemek için ASRÇY kuralını uygulayın. Aşağıdakilerden bir tanesini fark ettiğinizde doktora başvurun.

Asimetri: Et benlerinizden bir tanesi ötekilerden farklı görünüyor.

Sınır: Et beninizin sınırı pütürlü veya düzensiz.

Renk: Et beniniz kırmızı, beyaz veya mavi parçalı veya karışık kahverengi ya da siyah.

Çap: Et beniniz 6 milimetreden büyük veya fark edilir şekilde büyüyor.

Yükseklik: Et beninin yüksekliği arttı.


Kendiniz Ne Yapabilirsiniz?

- Düzenli olarak cildinizi baştan aşağıya inceleyin. Bu işlemi her mevsimin veya ayın ilk günü gibi sürekli aynı zamanda yaparsanız, hatırlamanız daha kolay olur. Et benlerinizin büyüklüğü, rengi, biçimi veya görünüşündeki değişiklikleri araştırın. Göremediğiniz yerleriniz için ayna kullanabilirsiniz.
- Fizik muayene sırasında cildinizin de gözden geçirilmesini sağlayın.
- Gereksiz telaşa kapılmayın. Et beninde bir değişiklik fark ettiğinizde, bu mutlaka kanser demek değildir. Emin değilseniz, beninizi bir uzmana gösterin.

Önlem:

Et beninin oluşmasını önleyemezsiniz. Ancak cildinizi aşırı güneşten koruyabilirsiniz. Güneşe çıktığınızda geniş kenarlı bir şapka, güneş gözlüğü ve en az 15 faktörlü bir koruyucu krem kullanın.


Çocuğunuzun Tedavisi:

Bu başlık altındaki “Kendiniz ne yapabilirsiniz?” ve “Önleme” ile ilgili bilgileri okuyun.


Sorular ve Yapmanız Gerekenler:

Hızla büyümekte olan yeni bir ben mi oluştu?
Cevap: Sağlık uzmanına ya da doktora danışın.

Et beninizin bir tanesinin büyüklüğü, biçimi veya rengi değişti mi?
Cevap: Sağlık uzmanına ya da doktora danışın.

Yanan, kanayan,kaşınan veya batan bir et beniniz mi var?
Cevap: Sağlık uzmanına ya da doktora danışın.

Düzensiz biçimli ya da karışık kahverengi, siyah ve/veya mavi renkte et beniniz mi var?
Cevap: Sağlık uzmanına ya da doktora danışın.

Börülce Nasıl Yetiştirilir?

Börülce Üretimi ve Yetiştirilmesi

Tohumlarıyla (kuru taneleriyle) çoğaltılan börülce, sıcak ve ılık iklimli yerlerin bitkisidir. Yurdumuzda genellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde yetiştirilmektedir. Bitkinin istekleri fasulyeninkine benzer şekilde sıcak bir toprak ve yetiştirilme döneminin ılık ve uzun geçmesidir. Baklagillerden olduğu için yetiştiriciliğinin yapıldığı toprağı yeşil gübreleme yoluyla zenginleştiren börülce fasulyeye çok benzer biçimde yetiştirilir.

Anne Sütü Ne Zaman Artar?

Anne Sütünün Arttırılması

Bazen annenin sütü azalır ve bunu arttırmaya gerek olabilir. Anne sütünün azalması, genellikle emzirme ile ilgili bir sorun bulunduğunda, bebeğin yeterli anne sütü alamadığı durumlarda olur. Anne sütünü arttırmak yada emzirmeyi yeniden başlatmak aynı ilkeye dayanır. Annenin başarması için çok iyi motive edilmiş ve destekleniyor olması çok önemlidir.
Memenin uyarılması için annenin bebeğini sık emzirmesi gerekir. Bebek sık emzirilmezse süt artmayacaktır. Sadece daha fazla yemek, annenin süt yapımını arttırmaz. Annenin beslenmesi önemli olduğu için yeterli enerji alımı açısından dikkat edilmelidir. Yemek ve sıcak içecekler annenin kendini daha güvenli hissetmesini sağlaması açısından önemlidir.
Bir çok anne özellikle emzirme sırasında her zamankinden daha çok susadığını fark eder susuzluklarını gidermek için daha çok su içmelidirler. Ama ihtiyaçtan fazla sıvı almak süt miktarını arttırmaz.

Bir çok toplumda, anneler süt miktarını arttıran bazı maddeleri bilirler ve kullanırlar. Bunlar süt miktarını arttırdıklarına inandıkları bazı özel yiyecekler, içecekler veya bitkilerdir. Bu maddeler ilaç gibi etki etmezler ama annenin güvenli ve rahat hissetmesini sağlamaları açısından önemlidirler.
Süt yapımının arttırılması için bebeğin günde en az sekiz kez ve doğru teknik ile emzirilmesi gerekmektedir. Her emzirmede, bebeğin memede daha uzun kalmasına izin verilmelidir. Anne bebeği yanında tutmalı ve geceleri de emzirmelidir. Çünkü bazı bebekler uykulu iken daha rahat emzirilirler. Diğer besinler bebeğe biberonla verilmemelidir (su vb.) Yalancı meme kullanılmamalıdır. Biberon ve yalancı meme bebeğin anne memesini tutmasını güçleştirebilir. Bebek süt gelmeyen memeden emmeyi reddediyorsa, meme emerken bebeğe ağzının kenarından damlalıkla süt verilerek memede kalması sağlanmalıdır. Anne sütünün arttırılması için annenin sabretmesi ve çaba göstermesi çok önemlidir. Anne sütünün artması için gereken süre çok değişkendir. Eğer bebek anneyi sürekli emerse ve diğer ek gıdalar biberon yerine damlalıkla verilmeye devam edilirse sütün arttırılması birkaç gün içinde gerçekleşir. Anne bebeğini düzenli olarak emzirmeli emziremediği durumlarda mutlaka sütünü düzenli olarak üç saatte bir sağmalıdır.

İzotonik Kasılma Nedir?

İzotonik Kasılma

Kasın gerilimi, tonusu değişmeden; boyu değişerek yaptığı kasılma bi­çimidir.

İzometrik kasılmada aktin ve myozin fibrillerinin birbiri üzerinde kaymasına gerek bu­lunmaz. İzotonik kasılma izometrik kasılmaya göre daha uzun sürer. İzotonik kasılma kasın dış etkinliği ile yakından ilişkilidir. Kastaki bir çok kasılma olayı her iki tip kasılmanın ka­rışımı şeklindedir. Vücudumuzda kasların kasılma hızlan da farklıdır. Bir kısmı hızlı kas lifle­rinden bir kısmı ise yavaş kas liflerinden meydana gelmiştir. Yavaş kaslar genellikle uzun sü­reli işlerin yapılabilmesiyle sorumlu kaslardır. Kas lifleri küçüktür ve daha fazla kan daman tarafından beslenmektedirler. Hızlı kaslara göre mitokondri sayıları daha fazladır. Kasın içerisinde hemoglobin benzeri bir madde olan myoglobinden daha zengindirler. Hızlı kasların sarkoplazmik retikülümları ise daha iyi gelişmiştir. İyon değişim olayı bu kaslarda daha faz­ladır ve kalsiyum iyonunun hareketi daha hızlıdır. Yavaş kaslar içerisindeki myoglobinin çok olması nedeni ile kırmızı renkte görüldüğünden kırmızı kas hızlı kaşlar ise myoglobin bakı­mından fakir olduklarından beyaz kaslar olarak adlandırılır.

Kasın uzun süreli ve kuvvet harcanarak yapılan kasılması kas yorulmasına neden olur. Kasın yorulması metabolik olaylarının artık aynı güçte kasılmayı sürdüremeyecek duruma gelmeleri olarak özetlenebilir. Sinir uyarılarının normal olarak gelmesine rağmen kas artık istenilen kasılma cevabını verememektedir. Kas lifleri ATP bakımından fakirleşmiştir.

Aynı kasın sürekli zorlayıcı etki altında kalması kasın büyümesine neden olur. Kas lifle­rinin çapı artar. Bunun tersi kas atrofısine yani kasların erimesine, incelmesine neden olur. Kas gerilemesi kasın sinir desteğinin ortadan kalkmasına (kas sinirinin kesilme veya diğer nedenlerle uyarı getirmemesine) bağlı olabilir.

Kasları etkileyen bir takım ailesel hastalıklarda vardır. Bunlardan bir tanesi ailesel peri­yodik felç dediğimiz durumdur. Bu kişilerde hücre dışı sıvısı içerisindeki potasyum seviyesi giderek yetersiz seviyelere düşer ve bu kas membranının uyarılmasıyla ilgili elektriksel etkin­likler olmadığından kas kasılamaz.

Kas içerisine sokulan ince elektrotlarla kasların elektriksel etkinliğinin ölçümünde kul­lanılan araçlara elektromyogram denir.

Kasın kasılmasının gelen sinirsel uyanlar tarafından sağlandığını biliyoruz. Kasın sinirle yaptığı bağlantı bölgesine myonöral kavşak denir. Sinir implusları bu kavşağa ulaştığında si­nir ucunda bulunan içi asetil kolin dolu olan kesecikler parçalanır ve kas hücresi ile sinir ara­sındaki küçük aralığa asetil kolin boşalır. Bu kasın kasılmasıyla ile ilgili elektriksel olaylar di­zisini başlatır. Belirli bir süreden sonra uyan devam etse bile kas artık bu uyarıya cevap ver­mez. Aslında bu kasların aşırı gerilip kopmasını önleyen bir faktördür. Kas yorulması dediği­miz olay zaman zaman adeta bir sigorta gibi hareket eder. Belirli bir kasılma düzeyinden son­ra kas yorulur. Çünkü sinir ucundaki asetil kolin keseciklerinin sayısı azalmıştır.

Sayyaç